Doğru söze ne hacet

“Deveyi yardan atan bir tutam ottur.” Der büyükler. Bazıları da, “duvarı nem, insanı gam öldürür.” Diye nasihat eder küçüklerine.

Bu sözler uzar gider. Ben de hepimizin bildiği şu sözü ilave ediyorum , “Hayvan yuvalarından, insan sözünden tutulur.”  Birkaç ay önce ziyaret ettiğim bir köyde büyüklerimle konuşurken , yukarıdaki sözlere benzer özdeyişler uzadı gitti.  En son birisi dedi ki : “Ben onu bunu bilmem arkadaş, insanı yoldan çıkaran üç şey vardır : biri devlet , biri Servet , biri de şehvet.” Düşündüm. Devlet bizim sahibimiz ya da “Devlet ebed müddet”  hep istemez miyiz ? Arkamızda devlet olsun, sırtımızı devlete dayadık mı Allah kerim. İnsana demezler mi ? “Devlet terbiyesi görmüş adam” veya başka şeyler.

Oysa bir kere daha düşündüm ben adamı yanlış anlamışım. Adam dedi ki : “Önce küçük bir şey olmak istersin ;  sonra orada ilerlersin müdür olursun , genel müdür olursun , müsteşar olursun . Gözün daha yükseklerde olur. Milletvekili , bakan olmak istersin. Neticede Başbakan , Cumhurbaşkanı olmak istersin. Bu içindeki hırs , millet içinse bir şey diyemem. Kendin içinse çok zor. O zaman hak yemelere , haksızlıklara ve her türlü hileye başvurabilirsin. Arkası gelmez bu isteklerin. Neticede oralardan aşağıya inmek zoruna gider. En sonunda batıncaya kadar devam edersin.”

Geldim ikinci söze, servet’e. Hepimiz karın doyurmak için çalışmıyor muyuz ? Bir lokma ekmeğe ihtiyacımız yok mu ? Mutlaka var.

Daha çok kazanmak, bir sosyal insan olarak günün şartlarına uygun olarak yaşamak hepimizin hakkı değil mi ? Buna da eyvallah. Ya aç gözlülüğümüz bitmezse ?

İşte adam yine devam etti : “Aza kanaat eden , çoğu hakkıyla bulana bir şey demem. Çoğu hakkıyla bulup da , hakkıyla harcayana da bir şey demem. Ya bu açgözlü adam kazandıkça kazanır, kazandıkça kazanır ve arkası gelmez bir yolda her yolu mübah görürse ? Yani kaçırırsa  , kaçarsa , çalarsa , çaldırırsa , yerse , yedirirse arkası gelir mi ?

Bugün kat ister, yarın yat ister. Bugün konak ister, yarın saray ister, ister de ister.

Ya şehvet dedin.  Allah insana her türlü duyguyu vermiş. Ağlamayı vermiş , gülmeyi , sevinmeyi , acıyı,  acımayı vermiş. Yani , Allah’ın insana verdiği duyguları yok etmenin mümkünatı var mı ?

Allah bedenimizi eğitmek için çeşitli yollar göstermiş. Bununla güzel bir vücuda , güzel bir fiziğe sahip oluruz. Onu yönetmek için akıl vermiş, fikir vermiş. Bu aklımızı kullanmak için bir takım yönler koymuş.  Kimine kader demişiz ,  kimine ecel.  Başa gelen çekilir.

Allah verir , Allah alır. Adam doğru dedi. Doğru da keşke insanoğlu , bu dediklerine göre hareket etse. Keşke, içindeki şeytani duyguyu yok edebilse.

Nice insanlar vardır ; güzel vücuda sahip , zeki akla sahip. Ama onu yönetecek ruh lazım , ruhu eğitmek lazım. Eğer ruhları eğitebilirsek , insan ; şehvetten , helal servetten ve gerçek devletten uzaklaşmaz.

Hepimiz için yarını olmayan bu dünyada her gencimize devlette güzel bir meslek ve bol kazanç dileğiyle nice günlere diyorum.

https://twitter.com/SilifkeGazetesi
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir