Dünyada Yaşam Biçimi

Yaşadığımız dünyada  bilmediğimiz birçok şeyi  bilim adamları üzerinde araştırmalar yaparak , yaşayan insanlara  bırakmışlardır. Dünyanın var oluşundan  bu tarafa  dünyanın bu güne kadar gelişiyle ilgili değişiklikler, dünyada yaşayan canlıların yaşam ve şekil değiştirmesi bu insanların inanış biçimleri zaman zaman değişmiş, yenilenmiş. Oysa var olduğundan bu tarafa dönen dünya  hep gelişmiş, onunla ilgili bilgiler de yenilenmiş ve yenilenmektedir.

Dünya ile ilgili kendi etrafında dönüşü ve güneş etrafındaki dönüşü konu edilirse bu dönüşlerin hızı nelerden etkilendiği ve bize nelerin ne gibi faydalı olduğu da hep bilinmektedir, bunun için de birçok yazılı kaynak vardır.

Bir gün elime geçen bir bilgi notunda dünyadaki dağların kazık vazifesi gördüğünü ve dönerken dünyanın dengesinin bozulmamasını sağladığını okumuştum. Sanırım Kur’an’da da bazı surelerde dünya üzerinden dağların yaratılması ile ilgili bilgiler var. İşte benim elime geçen o notta da tam kim olduğunu hatırlamadığım birisi dağlarla ilgili bir bilgiyi sanırım peygambere sormuş. O da yukarıdaki bahsettiğimiz sureden örnekle dağların dünyanın kazığı olduğunu söylemiş. Bu sefer bu soruyu soran adam Peygamberimize ,’’ Demek bu dünyada en önemli dağlar var. ‘’ demiş. Peygamberimiz de ‘’Her bir şey bir diğerinden üstündür .’’ diyerek ‘’Evet dağlar var ama depremler de dağları yerle bir edebilir.’’ Diyerek başka örnekler sırayla şöyle gelmiş , ‘’Dünya’da en güçlü ateş varsa, ateşi söndürecek su var. Su ateşten üstün dersek, suyu dondurup buz yapacak  rüzgar var. Buzları eritip sel yapacak sıcaklık var. ‘’ gibi. Sonuçta her şey birbirinden üstün ise en üstü ne var konusuna takılınca Peygamberimiz ,’’İhtiyacı olana sadaka varmaktan daha üstün bir şey yok.’’ Diyerek konuyu tamamlamış.

Türkiye bu üstün olan şeylerle devamlı imtihan veriyor. Geçen yılda depremler, bu yıl yangın ve sel felaketleri ardı ardına geliyor. Kanaatimizce bunlar nedendir diye düşündüğümüzde bazıları  bunların bize Allah’ın gazabı yani cezası gibi tarif ediyor. Geçmişte de insanlar bu tip şeyleri Allah’ın gazabı olarak düşündüğü için tek tanrılı dinlerden, çok tanrılı dinlere sapmışlar. Korktukları şeyler için tanrılar bulmuşlar. Ateş Tanrısı, fırtına Tanrısı, yer Tanrısı, aşk Tanrısı gibi.

Oysa Allah, yaşayan milletlere  Nuh Tufanı, Lut ve Semut Kavminin yok oluşu gibi bazı şeyler dışında gazap vermemiştir. Peki bu olanlar nedir. Şöyle açıklayabiliriz.

Allah’ın yarattığı dünyanın doğallığına ve sürdürülen yaşamına insanların yanlış müdahalesidir. Bakın birkaç gündür internette Meriç üzerindeki uzun köprü paylaşılıyor. Dört gözlük Meriç nehri için neden onlarca köprü gözü yapılmış ya da Malabadi gibi , Silifke Taş Köprüsü gibi çok eskiden  yapılan kemerli köprülerin bunca yıl ayakta kalışı örneği.

Son Kastamonu/Bozkurt sel felaketinde de sonradan yapılan köprülerin yıkılıp, kemerli köprülerin ayakta kalması .

O zaman Allah’ın tabiatı ve diğer canlıları bahşettiği insanoğlu dünyayı yanlış kullanmaktadır. Doğru kullanılsa bunca felaket ortaya çıkmaz ve yaşanmaz.

Çok anlatmaya gerek yok. Yangın da insanoğlundandır, tabii afet depremin sonucunda yıkılan binalar da insanoğlunun hatasıdır. Dere kenarlarında selin götürdüğü insanların ve binaların yok oluşu da insanoğlundandır. Gelin bu dünyayı  yaratılış gayesini de göz önüne alarak olduğu gibi bırakıp, tehlikelere inat dünyayı harap ederek şeklini bozarak bir yaşam yerine Allah’ın  verdiği aklı kullanarak daha kaliteli , daha düzenli bir kullanım biçimi seçelim.

https://twitter.com/SilifkeGazetesi
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir