Ekin Derme (Biçme) Kültürü

Karasabanla evlek kesilip tohum atılırken tarlaya ekilen ekin için “olursa ekinim, olmazsa tarlam” denir. Tarlaya ekilen tahıl arpa, buğday, çavdar her ne cins olursa olsun filizlenip toprağın yüzüne yeşil olarak çıkınca; buna da “Ilmık” deriz. Ilmıklar büyür, boylanır, başaklar çıkarır, başaklar güzel olursa ekinimizin kellesi iyi deriz. Kelleler içi dolu tahıl olursa “ yetkin”, içi dolu tahıl olmazsa “kavız” deriz. Her çiftçi ekininin boyunun gür ve yüksek olmasını; kellesinin de bol taneli olmasını ister. Ekin gür olursa saman çok çıkar, kelle yetkin olursa tahıl çok çıkar.

Buğday kelleleri, sararmaya yaklaşırken, içindeki taneler sertleşmez ve olgundur. İşte bu sırada yeşil ve olgun kellelerden bir iki tutam saplarından kesilerek çiçek demeti gibi kelle demeti yapılır. Buna “başak” denir. (başak ayrıca kellelere de denir). Başaklar normal alevli bir ateşte hafifçe ütülür, kelle içinde buğdaylar kızgın ateşte hafifçe pişer o zaman kelleler iki avuç arasında sıkıştırılarak, taneler çıkarılır yenir. Buna ütme denir.

Ekinlerin orakla biçilmesi ayrı bir kültürdür. Her insan boyuna kol uzunluğuna veya bilek gücüne göre orağını demirciye yaptırır. Orak ekin biçme aletlerinden birisidir. Döver biçerin girmediği veya tırpanın çalışmadığı arazide ekin orakla biçilir. Ekinle orak biçerken, orak sağ elde olur. Sol el parmaklarının ucuna da hem orak kesmemesi hem de parmak uzunluğunu büyütmek amacıyla ernik(ennik ya da ellik) denen ağaçtan yapılmış bir araç takılır. Ernikler parmakları iyice kavrasın diye ekin arasında bulunan boz ot yapraklarından parmak uçlarına konarak sıkıştırılır. Orakların keskinliğine gıla denir. Ekin biçerken, kütleşen orakların ağzı zaman zaman çakmak dediğimiz alete sürtülerek keskinleştirilir.

Ekin biçmenin rastgele bir iş olduğunu düşünmeyin, bu işle uğraşanlar bunun gelenek ve görenekleri olduğunu bilir.

Bir köyde bazı kişilerin ekini erken olur. Ekini geç olanlar erken olana yardıma gider. Yardım alan ekin sahipleri kendine yardım eden kişilerin yardımına daha sonra karşılık verir. Buna da “ keşik” denir.

Ekin ekilirken sabanla bölünen, bölüm yerine biçilirken de belli bir bölüm yapılır. Ekin tarlasında, ekin biçen sayısına göre tarlanın bir köşesinden diğer ucuna doğru biçmek için önümüze aldığımız bölüme “eğner kesme” denir. Burada dermek için sıraya durmaya da “eğnere durma” adı verilir. Eğnere duran insanların ekin biçme gücüne göre biçilecek alanı tespit etme işi sırada en başa duran “ eğnerci başına” aittir. Eğnerci başından itibaren sıralama güçlüden güçsüze doğru devam eder. En güçsüzler en sona dururlar. Sona doğru duran kişilere eğnerde “kuyruk” denir. Kuyruğa genellikle çocuklar veya ekin sahibinin devamlı hizmet gören hanımı durur. Buna da eğner içinde abla ismi verilir. Abla eynere duran insanların kuşluk ve öğlen yemeğinden bir de su işinden sorumludur. Su için bazen de çocuklar görevlendirilir. Eğnerde su dağıtma işi eğnerci başından kuyruğa doğrudur. Durulan eğner tarlanın karşı ucuna kadar biçildikten sonra eğnerci başı ya birazcık istirahat verir ya da vermeden ikinci eğnere durur.

Eğnerde bir avuç biçtiğin ekine “pırnaz” denir. Eli bir pırnazla dolan kişi arkaya dönüp pırnazı yere koyar. Herkes pırnazını onun üstüne koyunca yer de bir kucak ekin olur ki buna da deste denir. Eyner bittikten sonra desteler kucaklanarak, başaklar aşağıya gelecek şekilde yığılır. Yığılmada yalnız ekinin sap kısmı görülür, tanelerini herhangi bir şey yiyemez. Buna da yığın denir. Tanelere zarar vermek için kuş veya hayvan yığını bozmak zorundadır.

Eğnerde durulurken, eğnerci başı ekin biçmeyi coşturmak için güzel sözler yanında türkü de söyler. Ekin biçenleri gayrete getirir. Ekin biçmede gençler birbirine üstünlük sağlamak için yan yana dururlar. Eğnerde ekin biçme yarışına “kavraşma” denir. İki veya üç genç ne kadar hızlı ne kadar çok ekin biçtiklerini sağlı sollu orak sallayarak gösterirler ki yorulmayan veya kuacağına çok ekin biçebilen kavraşmada yarışı kazanır. Bir çok genç kavraşmalarda biribirlerini beğenerek evlenme işine adım atarlar.

Abla ekin biçenleri ne kadar memnun ederse eynerci başı ameliyi o kadar iyi çalıştırır. O gün yoğurt yerine ekşi ayran gelmişse eynerci başı “ayran içen böyle biçer, ayran içen böyle biçer” diye işi hafiften alır. Abla o gün ameleye çok iyi bakmışsa ve de tereyağlı yemek yapmışsa eğnerci başı “ye yağlıyı, çal orağı, ye yağlıyı, çal orağı” diyerek ameliyi hızlandırır.

https://twitter.com/SilifkeGazetesi
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir